Küçük yaştan itibaren, neleri yapıp neleri yapamayacağımızı öğrenir ve yaşadığımız topluma uyum sağlarız. Bu bir yerde bizim insan olarak sorumluluk sahibi olduğumuzu da gösterir. Yeryüzünde değer üreten inanan ya da isyan eden tek varlık olarak her daim hayatımızı otokontrol etmeye ihtiyaçlıyızdır.
Allah, evreni statik bir düzen içinde yaratmıştır. İnsana ise aklı ve iradeyi vermiş bununla beraber ona sorumluluklar yüklemiştir. İnsan kimi zaman sorumluluklarını ihlal etse de aslında bu sorumlulukları onun hayatını düzenliyor ve evrendeki konumunu belirliyor, insanca yaşamasına yardımcı oluyor.
Hayatımızı güzelleştiren bu kuralları Rabbimiz haramlar ve helaller olarak ayırt etmiş ve insana da bu çerçevede hareket etmesini emretmiştir. İnsan, Allah’ın emir ve yasaklarını hiçe sayarak, keyfince yasaklar ortaya koyduğunda ise kendi sınırlarını aşıyor ve bunun sonucunda da ortaya despot bir ilişki tarzı çıkıyor. Kurallar her yerde olmalı ama referansını daima vahiyden almalıdır. Lise son sınıftaki bir genç kızımız, bize yasaklarla ilgili duygularını anlattığı yazısını göndermiş. Kendisine teşekkür ediyor ve bu yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
Özgür değiliz
Bir insan siyasi görüşüyle, ilgi alanlarıyla, dinlediği müzik tarzıyla, takıldığı mekanlarla, seçtiği giyim tarzıyla insandır. İnsan bir bütün olarak insandır. Ondan en ufak bir özelliğini çekerseniz artık o insan “o” insan değildir.
Bizlere küçükken üniversiteler, özgürlüğün yeniden kazanıldığı yerlerdir derlerdi. Sevinirdik… Bir de, doğduğunuz gün özgürlüğünüzün son günüdür derler ya hani, doğrudur aslında…
Doğarsınız ve kurallar ardı ardına sıralanır.
Önce; ona dokunma cızz! ile başlar.
Sonra; aaa o çok kaba bir kelime bir daha duymayayım! Daha sonra; öyle oturulmaz indir o bacaklarını, öyle yapma saçlarını, ödevini bitirmeden sokağa çıkamazsın, o bilgisayar açılmayacak!
Böyle sıralanır gider kısıtlamalar.
Lise yıllarında bu kısıtlamalar daha da artar. Saçınızın modelini değiştirmek istersiniz ama izin verilmez, büyüdüğünüzün farkına varırsınız ama büyüklerin tepkisiyle karşılaşırsınız, annenizin elbiselerini giyip süslenmek istersiniz ama bütün gün azar işitirsiniz. Okula gidersiniz, giysileriniz, saç modeliniz, ayakkabınız, hatta saç tokanız bile sorun haline gelir. Bir anlam veremezsiniz ama nedenini bir türlü soramazsınız, sorsanız suç olur.
Hiçbir zaman anlam veremediğiniz, sebebini bilmediğiniz onlarca yasakların ardından biter lise.. Ve kah disipline giderek, kâh sabahları kıyafet kontrollerinde okul hırkasını giyip okula girince çıkararak geçer gider yıllar.
Ve. Üniversiteye gelmişsinizdir. Koskoca kızsınızdır artık.
Reşitsinizdir bir kere.
Tam da özgürüm derken laiklik çıkar karşına der ki; böyle giremezsin!
Neden yahu dersiniz laiklik güzel bir şeydi hani din ve vicdan özgürlüğüydü, dine saygılıydı?
Açıklar bir sürü takım elbiseli abiler sana neden böyle girmemen gerektiğini üniversiteye. Ve artık burada da özgür olamayacağınızı anlarsınız. Ş.K.
milliyetten alıntıdır